Özel Kreş ve Gündüz Bakımevleri ile Özel Çocuk Kulüplerinin Kuruluş ve İşleyiş Esasları Hakkında Yönetmelik 26.maddesinde, “ Kreş ve gündüz bakımevlerinde görevlendirileceklerin yükseköğretim kurumlarının çocuk gelişimi ve eğitimi öğretmenliği, okul öncesi eğitimi öğretmenliği, anaokulu öğretmenliği, çocuk gelişimi ve eğitimi bölümü, çocuk gelişimi bölümü lisans veya ön lisans mezunları öncelikli olmak üzere kız meslek liselerinin çocuk gelişimi ve eğitimi bölümü mezunu olmaları gerekir” denilmektedir.

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401.maddesinde, “İşveren, işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle yükümlüdür.” Denilmekte olup 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 5. Maddesinde eşit davranma ilkesi düzenlenmiştir. Buna göre; iş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz. İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmi süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz. İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz. Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz.

Eşit davranma ilkesi tüm hukuk alanında geçerli olup iş hukuku bakımından işverene işyerinde çalışan işçiler arasında haklı ve objektif bir neden olmadıkça farklı davranmama borcu yüklemektedir. Bu bakımdan işverenin yönetim hakkı sınırlandırılmış durumdadır. Başka bir ifadeyle işverenin ayrım yapma yasağı işyerinde çalışan işçiler arasında keyfi biçimde ayrım yapılmasını yasaklamaktadır. Bununla birlikte eşit davranma borcu tüm işçilerin hiçbir farklılık gözetilmeksizin aynı duruma getirilmesini gerektirmeyip eşit durumdaki işçilerin farklı işleme tabi tutulmasını önlemeyi amaç edinmiştir.

4857 sayılı Kanun sistematiğinde eşit davranma borcu, işverenin genel anlamda borçları arasında yerini almıştır. Buna karşın eşitlik ilkesini düzenleyen 5 inci maddede, her durumda mutlak bir eşit davranma borcu düzenlenmiş değildir. Belli bazı durumlarda işverenin eşit davranma borcunun varlığından söz edilmiştir. Dairemiz kararlarında “ esaslı nedenler olmadıkça” ve “biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça” bu yükümlülüğün bulunmadığı vurgulanmıştır. ( Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi 2022/4932 Esas ve 2022/5892 Karar sayılı 12.05.2022 günlü ilamı )

Eşitlik ilkesi aynı durumda olan işçiler yönünden geçerlidir. Başka bir anlatımla işverenin, farklı konumda olan işçiler bakımından eşit davranma yükümü yerine, yönetim hakkı kapsamında farklı davranma serbestisinden söz edilir. İşverenin işçileri arasında eşit işlem yapma borcundan söz edebilmek için hiç şüphesiz işveren ile arasında iş ilişkisi kurulmuş olan işçilerin varlığı gerekmektedir. Eşitlik ilkesine uygun davranılıp davranılmadığının belirlenmesinde bu yönde bir iddiayı ileri süren işçi ile aynı işverene bağlı olarak, aynı ya da benzer işte, aynı ya da benzer verim ile çalışan, eğitim dereceleri aynı ya da benzer olan, kıdemleri eşit olan, kısacası objektif ve subjektif nitelikleri itibarıyla karşılaştırılabilir iki veya daha fazla işçi bulunmalıdır. .. İşveren eğitim durumu, kıdem ve performans gibi objektif nedenlere bağlı olarak yönetim hakkı çerçevesinde farklı oranlarda zam yapabilir ve buna bağlı olarak farklı miktarlarda ücret ödeyebilir. ( Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi 2015/28698 Esas ve 2018/22722 Karar sayılı 10.12.2018 günlü ilamı )

Belediye bünyesinde görev yapan okul öncesi öğretmenlerince verilen hizmet özel bir ihtisas gerektirmekte olup lise, ön lisans ya da lisans ve lisansüstü eğitimleri bu yönde şekillenmektedir. Yaptıkları işle bağlantılı olarak eğitim durumları farklılaşan öğretmenlerimiz arasında ihtisaslaşma durumuna göre farklı miktarlarda ücret ödenebilmesi eşitlik ilkesine aykırı değildir. Öte yandan; yaptıkları iş ile bir bağlantısı olmayan diğer öğrenim durumları uyarınca verdikleri bir hizmet bulunmadığından, yapılan iş ile bağlantısı bulunmayan başkaca bölüm mezuniyetleri, yapılacak ücret çalışmasında ölçüt olarak değerlendirilemez. Keza, burada verilen hizmet, çocuk gelişimi ve eğitimi öğretmenliği, okul öncesi eğitimi öğretmenliği, anaokulu öğretmenliği, çocuk gelişimi ve eğitimi bölümü, çocuk gelişimi bölümü lisans veya ön lisans mezunları, kız meslek lisesi çocuk gelişimi ve eğitimi bölümü mezunlarınca verilebilmektedir. Öğretmenlere, bu yetkinlikleri doğrultusunda gerçekleştirdikleri çalışma kapsamında ücret ödenmektedir.

Bu itibarla; okul öncesi öğretmenleri içerisinde yer alan lise çocuk gelişimi ve eğitimi mezunu öğretmenlere, ancak verdikleri hizmetle bağlantılı olan öğrenim durumları kapsamında bir ücret farklılaşmasına gidilebileceği değerlendirilmektedir.

Not: İşbu yazı Avukat Ahmet Can ÇAĞIRAN tarafından kaleme alınmış olup her hakkı saklıdır.